Ülkemizde de bolca tüketilen ve asla vazgeçemediğimiz kahvenin hikayesini biliyor musunuz?

Efsaneye göre 9. yüzyılda Khaldi adında Etiyopyalı bir keçi çobanı tarafından keşfedilen kahve, günümüzde dünya üzerinde sudan sonra en çok tüketilen ikinci içecek. Kahvenin bugünlere uzanan hikayesi Çoban Khaldi’nin keçilerinin kahve ağacından düşen kurumuş kahve meylerini yemesiyle başlıyor. Kurumuş kahve meyvelerini yiyen keçilerin daha enerjik ve hareketli olduğunu fark eden Khaldi, bu çiğ meyveyi başkalarıyla da paylaşıyor ve sonunda bu meyveler lezzetli bir içeceğe dönüştürülüyor.

M.S. 850 yılında keşfedildiği tahmin edilen bu kahve, 1100’lü yıllarda Yemen’deki Mocha (Mocha kahvesi de ismini bu limandan almaktadır) limanına gelinceye kadar çok da fazla bilinmiyordu. Ancak bu yıllardan itibaren Yemen’den Hindistan’a ve Avrupa’ya dağıtılmasıyla birlikte kahve artık önlenemez bir şöhret kazanmıştı. Takvimler 1675’i gösterdiğinde sadece İngiltere’de 3.000’den fazla kahve evi olduğu rivayet ediliyor.

Çok uzun zamandan beri hayatımızda olan ve dünyanın en çok tüketilen ikinci içeceği olan kahvenin tarihsel hikayesini öğrendik… Toplum olarak Türk Kahvesi’ne düşkünlüğümüz malumken, günümüzde artık her köşe başında bir kahve dükkanı bulabilmenin avantajıyla birçok yeni kahve demleme tekniğiyle de tanıştık. Şimdi bir de kahvenin insan vücuduna faydalarına göz atalım mı?

  • Enerjik olmanızı sağlar ve mental gücü arttırır.
  • Egzersiz/Antrenman performansını arttırır.
  • Kan akışını hızlandırır.
  • Kas ağrısını azaltır.
  • İçerdiği antioksidanlar ile beraber hücre hasarını engeller.
  • Karaciğer kanserine yakalanma riskini azaltır.
  • Alzheimer ve Parkinson hastalığı riskini azaltır.
  • Tip 2 diyabet riskini azaltır.
  • Yağ yakımına yardım eder.