Kitap okumak alışkanlıkların en değerlisidir.
Günlük rutin işlerimiz bittiğinde ya da işlerimize ara vermek istediğimizde zamanımızı iyi ve kaliteli değerlendirmenin yollarından biri de arkamıza yaslanıp en sevdiğimiz kitapları okumak olacaktır. Bu sayede günümüzü daha verimli ve daha keyifli geçirebiliriz. Okuyarak dünyamızı, kişiliğimizi, tarihimizi ve yaşadığımız zamanları keşfederiz, bambaşka dünyalara yolculuk ederek zihnimizi boşaltabiliriz. Tabii ki birçok şey gibi okuma alışkanlığımız da dijitalin hayatımıza girmesiyle birlikte bir hayli değişti. Artık kitapları internet üzerinden okuyor hatta mobil uygulamalar vasıtasıyla dinleyebiliyoruz. Elektronik kitapları tercih edenlerin sayısı da son yıllarda epey yükselmiş durumda. Siz hangi şekilde okumayı tercih ediyorsunuz bilmiyorum ama bizce kitap okunduktan sonra “hangi cihazdan okunduğunun” pek de bir önemi yok. Platformlar, cihazlar değişse de değişmeyen tek bir şey var; o da kitapların hayatımıza kattıkları.

Düzenli bir şekilde kitap okumak, zihnimizi boşaltabilir, stresten uzaklaştırabilir, daha iyi konsantrasyon olmamızı sağlayabilir. Okumanın bunun gibi birçok faydasını bilimsel araştırmalarla pekiştirebiliriz. Gelin bu araştırmalara bir göz atalım.

Neurology dergisinde yayınlanan, ortalama 89 yaşına kadar yaşamış olan 294 kişiyle yapılan araştırmaya göre, kitap okumak gibi zihin uyaran aktivitelere daha fazla zaman ayıran insanlar, yaşlanma ile gelen hafıza kaybı gibi durumlara daha az maruz kalıyorlar.

Scholastic’te yayınlanan bir rapora göre, ortaokul çağına kadar kitap okuyan ebeveynlerin olduğu bir evde çocuklar, gelecek hayatlarında düzenli birer kitap okuyucusu haline geliyor. Bugünün en fazla kitap okuyan yetişkinleri, %40 oranla 6–10 yaş arası sık kitap okuyan insanlardır.

2009’da Sussex Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, stresi yenmenin en etkili yolu, eski moda hobileri ortaya çıkarmak: kitap okumak, müzik dinlemek, kendine bir çay veya kahve doldurmak, yürümek… Kan basıncı ve kas tansiyonu kontrol edilerek yapılan ölçümlerde, sayfaları çevirmeye başladıktan 6 dakika sonra katılımcıların streslerinin düştüğü gözlenmiş.

ABD’de Emory Üniversitesi’nde gerçekleştirilen yeni bir araştırmaya göre iyi bir kitap okuyucusunun beynin daha fazla çalışmasına ve kas hafızasına benzer şekilde devam eden nörolojik değişikliklere neden olduğu keşfedildi.

The Creativity Research Journal’ın yayınladığı bir çalışmaya göre, kitap okuyan insanların daha açık fikirli ve daha girişimci olduğunu gösteriyor.

Araştırmalara ek kısaca kitap okumanın faydalarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Bilgi kazanırız.
  • Hafızamız güçlenir.
  • Analitik düşünce yeteneklerimiz gelişir.
  • Unutulmaz hatıralar kazanabiliriz.
  • Karakterimiz şekillenir.
  • Kişisel ilişkilerimiz de pozitif etkileri olur.
  • Yaratıcı zekâmız gelişir.

Haydi şimdi de son günlerde en çok satılan kitapları birlikte inceleyelim!

Zamanın Kısa Tarihi-Stephen Hawking

1988 yılındaki ilk basımından bu yana geçen yıllar içerisinde bilimsel yazın alanında bir başyapıt konumu kazandı. Kırk dile çevrildi ve dokuz milyonun üzerinde baskı yaparak dev bir uluslararası ün kazandı. Kitap o dönemde evrenin doğası hakkında öğrendiğimiz en son bilgiler göz önüne alınarak yazılmıştı, öte yandan o günden bu güne hem atom-altı dünyanın hem de büyük ölçekte evrenin gözlem teknolojilerinde olağanüstü ilerlemeler yaşandı. Bu yeni gözlemler Profesör Hawking’in kitabın ilk baskısında yaptığı kuramsal öngörülerin çoğunu doğrulayan nitelikteydi.

Sineklerin Tanrısı-William Golding

Dünya klasikleri arasında gösterilen “Sineklerin Tanrısı”, William Golding’in en önemli eserleri arasında gösteriliyor. Nobel edebiyat ödülü almasıyla ise tüm dünyada büyük üne kavuşan eser, ıssız ada yaşamını bambaşka bir yönden ele alıyor. Karakter analizlerine ve davranışlara odaklanan kitap, saf ve temiz çocukların bile aslında ne kadar vahşileşebileceklerini gözler önüne seriyor. Okuyucuları, davranışlar üzerinde düşünmeye iten bu kitapla siz de hayatta kalma mücadelesine giren çocukların derinden etkileyen hikayesiyle baş başa kalacaksınız.

Puslu Kıtalar Atlası-İhsan Oktay Anar

Bir “ilk kitap”, Türkçe edebiyatta yeni ve pırıltılı bir yazar… “Yeniçeriler kapıyı zorlarken” düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: “Dünya bir düştür. Evet, dünya… Ah! Evet, dünya bir masaldır.” Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve “puslu kıtalar” üzerine bir roman.

Körlük-José Saramago

Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.

Şeker Portakalı-Jose Mauro De Vasconcelos

Acı dolu bir hayat sürdürmek ve bunu yaşamın olağan seyri gibi kabul etmek, ta ki hayattaki en gerçek ve karşı konulamaz acının ne olduğunu öğrenene kadar… Şeker Portakalı; yoksulluk ve sevgisizlik içinde yaşayan küçük Zeze’nin dünyasını, okuyucusuna yalnızca minik bir çocuğun gözünden değil, evrensel bir hakikat penceresinden sunuyor. Yazarının hayatından izler taşıyan eser, bir çocuğun
iç dünyasından yola çıkarak tüm insanlığa acıyla yoğrularak olgunlaşmanın ağırlığını duyumsatıyor.

Bir Ömür Nasıl Yaşanır?-İlber Ortaylı

İlk gençlik yıllarından beri bilgiyi ve çalışmayı hayat felsefesi haline getiren Prof. Dr. İlber Ortaylı, Bir Ömür Nasıl Yaşanır? adlı kitabında kendi yaşam tecrübesinden yola çıkarak okurlarına eşsiz bir yaşam rehberi sunuyor. Eserinde insan hayatının dönüm noktalarından doğru çalışma metotlarına, meslek seçiminden dil öğrenimine, seyahatten sanata kadar birçok konuda değerli görüşlerini aktaran Ortaylı, kişisel gelişim alanında da okurlarının yolunu aydınlatmaya devam ediyor.

Çöle İnen Nur-Necip Fazıl Kısakürek

Tefsir, hadis, siyer ve nakil olarak en emin kaynaklardan devşirili ve kaynaklarını tek tek göstermek tasasından uzak bu eser, “Başlangıç” yazısında da belirtildiği gibi, sadece iman sahiplerine hitap edici, hiçbir akli teftiş, tespit ve ispat gayretine düşmeyici, mutlak “doğru” üzerine hissi ve teessüri bir çatı kurucu ve eğer bir kıymeti varsa onu bu noktada toplayıcı bir denemedir; ve akla verdiği pay, onu bazı noktalarda yine akılla iptal etmekten ibarettir.

Zaman Makinesi Nasıl Yapılır?-Brian Clegg

Brian Clegg okurlara zamanın tanımı yaparken onu nasıl değiştirebileceğimiz hakkında da yepyeni bir kavrayış sunuyor. Kuantuma dair karmaşık teorilerden, ışık hızından, nötron yıldızı silindirlerinden ve uzaydaki solucandeliklerinden doğan gerçek zaman yolculuğu olasılığını ve fizik biliminin büyüleyici dünyasını keşfe çıkıyor.

İçimizdeki Şeytan-Sabahattin Ali

“İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması…” Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın “kapana kısılmışlığını” gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, “insanın içindeki şeytana” keskin bir bakış.

Kurtlarla Koşan Kadınlar-Clarissa P. Estes

İnsanlığın uzun tarihi boyunca kadınlara yönelik yapılmış olan hangi araştırmanın doğru olduğunu düşünüyorsunuz? Hiç mi? Bu kitabın yazarı Clarissa P. Estés de aynı şeyi düşünmüş olacak ki kadınları çözümleme noktasında sunduğu farklı önermeler ile adından söz ettirmeyi başarıyor. Kadınların, içlerindeki doğal sese kulak vermelerini öğütleyen eser, kadının varoluşu ve toplumdaki yerini derin bir anlam ve üslup ile ele alıyor. Bunu yaparken de kadınları, kurtlar ile özdeşleştiriyor.