Etiket: kitap değerlendirme

Yere Düşen Dualar – Sema Kaygusuz

1 Yılda 80 Kitap grubu olarak Temmuz ayı okumamızı ve değerlendirmemizi Sema Kaygusuz‘un Yere Düşen Dualar isimli romanı için gerçekleştirdik…

Metis Yayınları‘ndan çıkan 7.basım versiyonunu okuduğum Yere Düşen Dualar, Türkçemizin ne denli zengin bir dil olduğunu bize yeniden gösteriyor. Ayrıca birden fazla dile çevrilmiş bir eser. Sema Kaygusuz‘un bilgi ve sözcük dağarcığı –bu roman özelinde şarap ve mitolojiler konusunda– o kadar geniş ki, etkilenmemeniz mümkün değil. Özellikle, ben dahil etkinlikteki tüm arkadaşlarımı etkileyen nokta güçlü betimlemeler oldu. Paylaşmam gerekirse;

Küçük şeylerin ardından gelişen büyük inanışlar…

Mahremi şişede, masumiyeti dışarıda kalmıştır…

Değil mi ki sirkemsi şarap hamlığı, dağlayıcı şarap ihtişamı, tanenli şarap soyluluğu gösterir…

Doğa, insanın doğusunda kalan, zamandan arındığımız zamansız bir kıtadır…

Alçak gönüllü olabilecek denli kibirli, mahçup görünebilecek denli utanmaz, merhameti sunacak kadar zalim başka bir insan…

Sırlar, derdi, yirmi dört ayarlık bir altın külçeden daha fazla hükmeder insana…

Hastalık, ruh dediğimiz o dumansı yaratığı gövdeye karşı kullanamadığımız biricik sığınaktır. Yaşamın ölüm koktuğunu onun sayesinde anlarız…

Üzüm beyaz eti, dünyanın bir günlük yer olduğunu öğütler, çekirdeğiyse toprağın sonsuzluğunu…

Uyku, karanlık denizi hayatın.
Bir var bir yok hızında, hem kısa hem de fazlasıyla derin.
Hadi uyan Sağgöz, zaman geldi.
Üşü ve hisset…

Eski ve yeni sözcüklerimizin ahengi güzeldi. Çok kelime var, bazılarını paylaşmak istiyorum. Yılankavi: dolambaçlı, canhıraş: yürek parçalayan, handiyse: neredeyse, Sitteisevir günleri: Nisan ayı fırtınası, Butyagenko: Koruyucu ruh, biteviye: tek düze, püsteki: hayvan postunun yüzülmesi, kaleydoskop: çiçek dürbünü

Roman, Üzüm ve Altın isimli iki ana bölümden oluşuyor. İlk bölümde yer –hikaye adada geçiyor, muhtemelen Bozcaada çünkü Ayazma kelimesini görüyoruz– ve zaman kavramı varken, ikinci bölümde bu kavramlar hiç zaman ve hiç yer oluyor. Yani gerçekten düşe geçiş yapıyor. İlk bölüm anlatımı birinci tekil, ikinci bölüm anlatımı üçüncü tekil şahıstan bizlere aktarılıyor. İlk sayfaları okuduğumda Gabriel Garcia Marquez‘in Kırmızı Pazartesi kitabını anımsadım. Bence kitaba edebi anlamını yükleyen ve bizi etkileyen en önemli yer ikinci bölüm. Karakter (Leylan Karaca), Bergamalı hekim Galenos‘un tıp kitabını keşfettiğinde ikinci bölüm başlıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse romanın ikinci bölümü oldukça yoruyor. Bu bölümde birçok mitolojiye, özellikle Çingene mitolojisine gönderme var…

Günümüzün postmodern yazarı Sema Kaygusuz, bu türün bir özelliği olan “arayış” temasını bize karakterin annesinin kaybolması ve amcasının ölümü üzerinden sunuyor. Romanda ölümsüzlük konusu yine bu şekilde işleniyor. Anlatım dilinden etkilendiğimiz Sema Kaygusuz, erkeğin sakal tıraşı deneyimini şiddet boyutunda (okurken ben tıraş oluyorum zannettim, o derece) aktarırken, güreş müsabakalarının geçtiği bölümleri de feminen bir havada sunuyor. Yine karakterin cinsel deneyimlerini anlatma tarzı cesurca. Kitaptaki karakterlerin isimleri de çok sevdim: Leylan Karaca, Latife Keşal (falcı), Kutsi Karaca (babası), Yorgo (erkek arkadaşı), Mercan Karaca (amcası), Ecmel (önce kadın, sonra adamkadın -köse-, sonra Hünsa -görünmeyen- oluyor) ve Yaşur (birinci bölümdeki karakterlerden birer parça taşıyor)…

Sema Kaygusuz, kendisi ve romanlarını zevkle takip edeceğim bir yazar oldu benim için. Ayrıca, Pandora’nın Kutusu isimli filmin senaristliğini de yaptı. Bu arada, yeni romanı çıktı ve ismi Barbarın Kahkahası. En kısa sürede okumayı düşünüyorum…

Bu ayın bir özelliği de, 1 Yılda 80 Kitap ve Defne Sanat Evi‘nin birlikte gerçekleştirdiği kitap değerlendirme etkinliğimizin bir yılı geride bırakmasıydı. Türk edebiyatına değer katan eserleri değerlendirdiğimiz bir yıldan sonra rotamızı Dünya edebiyatına çeviriyoruz. Ağustos ayında Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez‘in Yüzyıllık Yalnızlık kitabını okuyor ve değerlendiriyor olacağız. Bildiğiniz üzere 1927 doğumlu Gabriel Garcia Marquez, geçtiğimiz sene zatürre tedavisi görüyordu ve 87 yaşında yaşamını yitirdi…

Sizleri de etkinliğimize bekleriz…

1 Yılda 80 Kitap

Vakit bulup da bloga yazı yazmak hakikaten zor bu aralar. Her ne kadar bu durumdan rahatsız olsam da maalesef gerçeği değiştiremiyorum. Lakin birazdan bahsedeceğim konu ile ilgili yazıyı yazmasaydım haksızlık olurdu diye düşünüyorum. Heyecanımı dilerseniz sizlerle de paylaşayım.

Geçen Cumartesi keyifli bir kitap değerlendirme etkinliğine katıldım. Etkinliği, değerli bir çalışma arkadaşım vasıtasıyla öğrenmiştim. Çünkü kendisi bu oluşumun bir nevi mimarlarından. İsmi “1 Yılda 80 Kitap” olan bu oluşum farklı sektörlerden değerli dostları bünyesinde barındırıyor ve her ay belirlediği bir kitabı, takip eden ayın son Cumartesi günü değerlendirmeye alıyor. Etkinlik yeri olarak “Defne Sanat Evi” (Bahçelievler’de) kullanılıyor. Defne Sanat Evi, Güzel Sanatlar Fakültelerine hazırlık resim kursu düzenliyor. Mekan çok sıcak ve samimi olmakla birlikte duvarlarında çok güzel kara kalem çizimler vardı. Böyle bir yeteneğiniz varsa ve civarlardaysanız değerlendirebilirsiniz. Bu arada, Sanat Evi ismini şirin kızları Defne’den alıyor. Ramazan olması dolayısıyla iftarımızı da afiyetle buradaki zengin soframızda açtık. Mekanın reklamını yaptıktan sonra dilerseniz konumuza dönelim 🙂

Bu ay okunacak ve değerlendirilecek kitabın Zülfü Livaneli‘nin yazdığı Serenad olduğunu öğrendim. Böylelikle bu sene ilk okuduğum yazarlar kervanına Zülfü Livaneli de katıldı. Son dönem romancılar gibi Zülfü Livaneli de bir kadın karakter ağzından olayları anlatıyor. Açıkçası kitabı okumaya başlamadan önce beni bu kadar heyecanlandıracağını, kendisine bağlayacağını ve su gibi akıp gideceğini düşünemiyordum. Her ne kadar edebi anlamda kuvvetli olmasa da bir sonraki sayfayı merakla çevirme isteği uyandırması bana yetti. Benim genel olarak kitaplarla ilgili düşüncem; hangi türde olursun, ister popüler bilim, ister tarih, ister roman kendisine bağlaması ve akıp gitmesidir.

Serenad, bizden önceki neslin bile bilmediği tarihi ayrıntılar içeriyor. Özellikle bunlar içinde yer alan, Kırım Türklerinin maruz kaldığı Mavi Alay dramı ile coğrafyamızda yaşanan Struma faciası kan dondurucu cinsten. Farklı kaynaklardan araştırın ve okuyun derim. Kendi adıma kitaptan en büyük kazanımım bu tarihi olaylar oldu. Ayrıca ünlü 2. Dünya Savaşı ajanı Çiçero‘nun hikayesi, Hitler Almanya‘sında yaşananlar ve ülkemize yansımaları da kitapta bilgilendirici şekilde yer alıyor. Özellikle Çiçero’nun hikayesini anlatan, başrolünde James Mason‘ın oynadığı ve ülkemizde geçen 1952 yapımı siyah beyaz Five Fingers filmini de bu vesileyle izlemiş oldum. Bu film, İstanbul’da gerçekleştirilen ilk büyük uluslararası yapım olma özelliğine sahip. Filmle ilgili ufak birkaç ayrıntıdan söz etmek isterim; peronlarda ve sokaklardaki Türkçe konuşmalar kulağınıza çok garip geliyor. Hürriyet, Akşam, Vakit son havadisler şeklinde gazete satanların ve taze ceviz, soğuk su şeklinde bağıran satıcıların seslerini duyuyorsunuz. Ajanlar’ın camiye girmek istediği bir sahnede ayakkabıları var diye halk ajanları engelliyor 🙂 Söz filmden açılmışken, kitapta geçen ve vakti zamanında TRT tarafından Türkiye’de gösterimi yasaklandığı söylenen 1978 yapımı Holocaust dizisini de izlemenizi öneririm. Başrolünde, genç güzelliğiyle Meryl Streep oynuyor. Ayrıca kitabın ana karakterlerinden Maximilian Wagner ile Nadia arasındaki ölümsüz aşk hikayesi, bize aşk için yapılan fedakarlıkları anlatıyor.

Kitaptan Alıntılarım:

“İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer. Sana hep ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin.”

“Her yolculuk bir kader birliğidir.”

“Coğrafya kaderdir.”

Öğrendiğim Kitaplar:

Agatha Christie – Orient Express’te Cinayet

Yasunari Kavabata – Uykuda Sevilen Kızlar

Ernst E. Hirsch – Anılarım-Kayzer Dönemi-Weimar Cumhuriyeti-Atatürk Ülkesi

Erich Auerbach – Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Temsili

Sevgili Aslıhan’ın yönderliğinde bir sonraki değerlendirmemiz Sema Kaygusuz‘un Yere Düşen Dualar isimli kitabı için olacak. Bu kitapla birlikte Türk Edebiyatı okumaları yerini Dünya Edebiyatı eserlerine bırakacak. Bu değerli oluşumun bir parçası olmak ve kitap değerlendirme etkinliklerine katılmak istiyorsanız aşağıdaki adreslerden irtibata geçebilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek üzere.

Facebook: https://www.facebook.com/1yilda80kitap

Twitter: https://twitter.com/1yilda80kitap

Facebook: https://www.facebook.com/DefneSanatEvi

© 2024 Mustafa Çelen

Theme by Anders NorenUp ↑