Developer. Türkçe olarak yazılımcı, programcı, kodcu gibi farklı karşılıkları olsa da en özensiz olanı kaynak kelimesidir. Bu iş 10 kaynakla 5 günde biter. Öteki iş 5 kaynakla 4 gün sürer. Kaynak çoktur.

Kim olduğu yaşı, cinsiyeti, tecrübesi o esnada önemsizdir. Dışardan duyan, amele pazarı gibi bir kaynak pazarı açsam oturduğum yerden para kazanabilirim diye düşünebilir.

Diğer yandan developer kelimesini İngilizce’den bire bir tercüme etmiş olsaydık geliştirici, geliştiren gibi birçok anlama gelen bir duruma düşerdik ki, kaynak kelimesini özler olabilirdik.

İyi bir yazılımcı (!) hayatı boyunca öğrenir. Sürekli bulmaca çözer gibidir, iyi bir okur, aynı zamanda iyi bir yazardır.  Ancak nedense pek hak ettiği değeri görmez. Yurtdışında ileri yaşlarda yazılım yapanlara “Sen hala kod yazabiliyor musun?” diye sorarlarken, güzel memleketimizde “Sen hala kod mu yazıyorsun?” diye sorarlar.

İyi de tecrübe hani önemliydi?  Kendini bu ortama alıştırmış yazılımcı ise “Eyvah, yaş kırk olunca ne yapacağım?” diye devepoz’a girebilir.  (Bu kelimeyi burada ilk kez kullanıyorum, antropoz kelimesinin yazılımcıya uyarlanmışı olsun)

Söz güzel memleketimizden açılmışken.. Bu memlekette iş gücü olarak en çok açık olan sektörlerden olmasına,  geleceğin meslekleri arasında gösterilmesine rağmen ne bir meslek odası vardır ne de yazılı çizili yasası. Tabipler odasına bakınız. Bir işyerinde çalışan iş yeri hekiminin alacağı ücreti bile bu oda belirliyor.

Siyasette de varlar. Sadece bu oda mı? Eczacılar odası, şoförler odası.  Çevre mühendisleri odası, Elektrik mühendisleri odası. Çevre planlamacılar odası bile varken Bilgisayar Mühendisleri odası yok! Geçtik mühendisleri, programcılar (!), ITciler, bilişimciler veya her neyse yine yok.

İletişimin en kolayı olan sanal iletişimin en yoğun olduğu mecralarda olmalarına rağmen sinerji oluşturulamaması tezlere konu olabilir.

BThaber