Yine Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma, beynimizin kokular hakkındaki bilgiyi nasıl kodladığına dair çok önemli yeni bulgular sunuyor.

Araştırmaya göre, beynimizin kokuyu işlemekle görevli bölgesi olan koku alma korteksindeki sinirsel koku temsilleri (reprezantasyon), kokular arasındaki kimyasal benzerlikleri yansıtıyor. Böylece kokular, beyin tarafından kategorilere yerleştirilebiliyor. Dahası kortikal temsiller, beynimizde duyusal deneyimlerle yeniden yapılandırılabiliyor. Bu da bize insanların neden benzer ama aynı zamanda sübjektif koku alma tecrübelerine sahip olduklarını açıklıyor.

Bilim insanları araştırma için öncelikle üç grup koku tasarladı: Yüksek çeşitliliğe sahip grup, kokuların ilgili kümelere ayrıldığı orta çeşitlilikte bir grup, sadece karbon zincir uzunluğundaki artışlarla yapıların değişkenlik gösterdiği düşük çeşitlilikte bir grup. Fareler üzerinde yapılan deneyler, sinirsel etkinlikteki benzerliklerin, koku kimyasındaki benzerlikleri yansıttığını ortaya koydu. Benzer kokular hem piriform kortekste hem de koku soğancığında yüksek korelasyona sahip sinirsel modeller oluşturdular. Benzer olmayan kokularsa düşük korelasyona sahip etkinlik modelleri ortaya çıkardı. Üstelik bu korelasyon o kadar güçlüydü ki bir farede yapılan ölçümler, başka bir fareye uzatılan kokuyu tespit etmekte kullanılabildi.

Araştırmacılar, bu sinirsel temsillerin esnek olduğunu da keşfetti. Sürekli olarak aynı iki kokunun karışımı verilen farede, kortekste sinirsel olarak kokulara karşılık gelen modeller zamanla birbirleriyle daha güçlü korelasyona sahip hale geldiler. Bir başka deyişle, kokular birbirine çok uzak olsalar da bu kokulara sürekli olarak bir arada maruz kalan farelerin beyinleri, kokular birbirine yakınmış gibi kodlama yapmaya başladı.

Bu araştırmayla, beynin kokular arasındaki ilişkileri kodlarken sergiledigi eğilimleri ilk defa görmüş olduk. Araştırmanın kıdemli yazarı, Harvard Tıp Fakültesi Blavatnik Enstitüsü Nörobiyoloji bölümünden Doç. Dr. Sandeep Robert Datta, koku korteksinin benzer kokuları nasıl saptadığını belirlemiş olmalarının, koku duyusunu anlama ve kontrol etme girişimleri için yeni bilgiler sağladığını söylüyor. Datta’ya göre son bulgular, bir kimyasalın nasıl koktuğunu ya da henüz üretilmemiş bir kimyasal bileşimin nasıl kokabileceğini bize söyleyebilecek bir algoritma yaratma yolunda önemli bir adım.