Gün: 23 Mart 2012

Microsoft Pinpoint Nedir?

Microsoft Pinpoint, kurumsal müşterilerin belirli iş sorunlarını çözen ve uzun vadeli hedefleri destekleyen teknoloji uzmanları, yazılım uygulamaları ve profesyonel servisler bulmasına yardımcı olur.

Aynı zamanda Pinpoint, geliştiricilerin ve teknoloji servis sağlayıcılarının, gereksinim duyan müşterilere uygulama ve profesyonel servisler vermelerine de yardımcı olur. İster uzman yardımını arayan taraf, ister sağlayan taraf olun, Pinpoint başarınıza katkıda bulunan iş fırsatları oluşturmanıza katkı sağlar.

Pinpoint platformu çeşitli Microsoft (System Center, Office 365, SharePoint vs.) ürünlerinde ve ürün gruplarında uzmanlaşmış olan, işle ilgili sorunlarınızı çözen ve uzun vadeli hedeflerinizi destekleyen Microsoft iş ortaklarına daha fazla görünürlük olanağı sunmak üzere Microsoft ürünlerine özel pazar yerleri sağlamaktadır. Ürüne, işle ilgili soruna ya da konuma göre arama yapın. Tam olarak gereksinim duyduğunuz öğeyi bulmak için, filtreleri kullanarak aramanızı daraltın. Size hem yerel hem de uluslararası olarak servis verecek listelerle doğru uzmanı, uygulamayı veya servisi bulmak artık hiç olmadığı kadar kolaydır.

Pazar yeri ayrıca geliştiricilerin ve servis sağlayıcılarının ihtiyaç duyan müşterilere uygulamalar ve profesyonel servisler sağlamalarına yardım eder. Gücünü Pinpoint’ten alan (Türkiye dahil) herhangi bir pazar yeri için profil oluşturan Microsoft iş ortakları ayrıca Microsoft Pinpoint sitesinde de görünürler.

Kullanışsız Arayüzleri Kullanmak

İnsan makine arayüzü, “makine”ler günlük yaşamımızdaki yerlerini genişlettikçe daha önemli duruma geldi. “Makine” kapsamına her türlü elektronik makineyi de almamız gerekiyor, hatta, esasında mekanik olan fakat arayüzü bir elektronik ortama taşınmış olanları da.

Giderek, bu arayüzler, kolaylık getirmek yerine kullanışsızlık getiren bir yöne doğru yol almakta. Peki neden bu kullanışsız arayüzleri kullanıyoruz?

Çünkü eğilim o yönde, bunları sağlayan elektronik devrelerin yapımında “öylesi daha düşük bedelli”. Bir örnek: Araç kullanırken kilometre saatinden hız okumak. Eğer ibresi olan bir göstergeniz varsa, saniyenin onda biri sürede, ibrenin açısını görebilirsiniz. Bu açının, hedeflediğiniz hıza göre ne kadar az veya çok olduğunu da anında algılayabilirsiniz. Ama 3 haneli sayısal bir göstergede, rakamları okumak ve hedeflediğiniz hız ile karşılaştırmak için matematik işlem yapmak gerekir.

Kişisel olarak, aracımın kilometre saatinin “saat 12 yönünü” işaret eden ibresinin hız sınırını aşmadığımı göstermesini, ekranda “117” yazısının görünmesine tercih ederim. Benzer şekilde, bir düğmeyi çevirerek verilen kontrol kumandalarının, tuşa basılarak verilir duruma gelmesini de kullanışsız buluyorum. Düğmeyi hızlıca yaklaşık konumuna çevirip ya da sürüp, gerekliyse hassas ayarı da ufak hareketlerle yapabiliyordunuz. Çoğu kez, düğmeyi el alışkanlığı ile belli bir konuma getirmek insanı kolayca sonuca ulaştırıyordu.

Çevrilen, sürülen düğmeler çok eskilerde kaldı. Artık, ya bir tuş takımından sayı gireceksiniz, ya da bir tuşa ardı ardına defalarca basarak ve ilerlemeyi bir göstergeden okuyarak ayar yapacaksınız.

Steve Jobs, bizi bu dar alandan kurtaracak olanağı sundu. Şimdi ekrana dokunarak girdi verebiliyoruz. Ama yine de, tasarım yapanlar “çevrilen düğme devri”ni bilmediklerinden olacak, ekranda gene basılan tuşlar tasarlanıyor. Artırma veya azaltma yönünde sürme hareketi uygulamalarına, neredeyse rastlanmıyor.

Akademisyenlere bir çağrı vermek gerekir ise: bu işin ergonomisini anlatmak için kurs veya yarışma düzenlenmeli, ne dersiniz?

BThaber

© 2024 Mustafa Çelen

Theme by Anders NorenUp ↑